bugün

entry'ler (240)

j7 prime android nougat

Ne zaman geleceği meçhul olan şey demek.

yaylaya gitmek

Hele ki küçüklükten beri, o yayladaki kapsalığı açıp bin bir çeşit ağaçların içinden güllerle sarılı çardağa çıkıp yorganları dağıtıp o dağların uzaklarina dalmışsanız, dağların tepesinde su kaynaklarına çıkıp su içmiş, yaban eşeklerine, başı boş gezen danalara, düvelere dalları eğmişseniz büyüdükçe o günlere dönebilmenin hayaliyle her sene gidersiniz..

hiçbir kız için çabalamayan erkek

Zamanında darbesini alıp yerine oturmuş insandır belki de.

anın görüntüsü

görsel
O bardak normal bardağın üç katı hakeza tabakta o biçim, büyük boy menü yaşıyorum. kodumun depresifi al sana

şair acı çekerek mi iyi şiir yazabiliyor

Hayır, eğer ergenlik ayağına bir iki yıl sonra unutanlardan değilse zaten o acı onu adam eder geri kalan hayatında o sevdiği kişiyi unutsa dahi her kişiye sevdiği kişi muamelesini yapar, yeni birisi hayatına girse yine onunla konuşuyor gibi hisseder, ve tanıştığı kişi isterse mükemmel olsun, kişi eğer gerçekten yanıp bitmişse eski kişi için, bu yenilerde onu görmedikçe mutlaka bırakır, ve gittikçe kabuğuna çekilir en son öldüğünde kendi halinde geldi geçti denir ama bilinmez ki o kişinin kendini öylesine mahcup görenleri ikiye katlayabilecek kadar acılarla umutlarla ve daha nice yazamadıklarımla dolu öldüğünü. Bir seçenek daha var kişi önce aşık olur yanip biter daha sonra her şeye küser kimseyle konuşmaz bile o anlamda, mutlu hayat dolu da gözükebilir ama o bir büyük rakıya bakar..

her saat kederli olmak

Kedi yazacak olsan ked'i yazdığın an dalacagim o derece, hani biraz uzaklassam arkadaşlarda kalsam içsek etsek yine kederliyiz, millet yutar çatır çutur patlar bizde tek değişim çeneyi kasa kasa kederlenmek, bizde ata mirası herhalde, dna kodlarima tüküreyim.

gipsy kings

Sanki, üstü açık araba alın ve sevgilinizle amerikanın uçsuz bucaksız yollarında gezin dercesine yahut Latin Amerika hayalleriyle yanıp tutusurken ve gidemezken dinleyin dercesine çalışan hoş grup.

artık hayal kuramadığımız gerçeği

Bu nasıl bir devrandir böyle? Kendiliğimden uykuya dalana tek her gün başka hikayelerin kahramanı olurken nasıl olduda mutluluğu hüznü aşkı gururu kini öfkeyi hissetmemeye başladım, nasıl oldu da el alışkanlığından sigara içip, o her dinleyişimde harf harf gönlüme akıttığım şarkıları ruhsuzca ve sanki zorla dinleyerek vaktimi öldürmeye başladım? Küserdim ağlardım olmadı şiir yazar çok kırılmışsam intiharı düşünüp bir şeyleri hissederdim peki neden şimdi ağaçtan gökyüzü görünmeyen yaylamı yahut onun gözlerine dalacagim deniz kıyısı sahilleri istemiyorum? Ben depresyondan o sıkılmış o bitmiş halimden çıkmak isterken bunu istememiştim, hayalsiz amaçsız hissiz bir o kadar karanlık ve biçare.. Cümle kuramıyorum epeydir, her şeyden uzağım, samimi değilim herkesten bir kötülük bekliyorum her bir şey bana hiç yaşamamışım gibi geliyor. Eskiden yazı yazsaydım eminim böylesine, bu cümleler birbirine girmezdi, içim o kadar kalabalık ki senelerin verdiği yorgunluk bitiriyor insanı, şimdi mesela aklıma yine bir şey geldi ve unuttum her şey anlık gelip gidiyor şuan ana fikri unutup gitmişim. Bir konu daha var bende, kişilik;eski halim ne kadar aptal ve safmış her konuya atlayıp ben bildim havasına çok girmişim, hem hiçbir yere ait olmadığım halde her yerde efendi sanırmışım kendimi. Affola bir konuya girip içimi dökerken başka bir şey aklıma geliyor iyice batırdım farkındayım ancak neden böyle oldum ben, neden her şeye üşeniyorum? Ben eski hayal kurabilen amacı olan sevgi hüzün öfke vs hissedebilen şiir öykü yazan kitap okuyan mutlu çocuğu istiyorum bu aptal ne yaptığını bilmez arafta sıkışmış bir gerzegi değil, dostlar hayatınızın kıymetini bilin çektiğiniz acıların farkında olun ama isyan çıkarmayın, ben gibi hale düşmeyin, yaşadığınız travmalar sonrası ayağa kalkın ben gibi uyuşturucu batağına girip ruhsuz çıkmayın kendiniz çıkmaya çalışın, ne olur yazımı tekrar okuyun neler neler saçmalamışım görün ne kadar aptala döndüğünü robot gibi yaşadığımı bilin, bu naben halimi görüp sımsıkı sarılın hayata.. Neler yazmak isterdim neyse, iyi günler.. Bir gün ağlarsanız benim içinde ağlayın uzun zaman oldu aglamayali, pek yakınlarım öldü gram bir şey hissetmedim, ağlayın gülün öfkelenin ama öylece durmayın aylaar sonra sözlüge girdim bir gazla böylesine kafamın karisacagini bilsem belki yazmazdım..

aşka olan inancı kaybetmek

o acı öyle kolay tarif edilemez, bir kere aşık olmuşsundur ve artık yaralarını sarma derdinden kafanı çeviripte kimseye bakamıyorsundur, aşk bitmiştir sende , en kötüsü ise o sevdiğin kişi sana dönmezse ki yüksek ihtimal evlendiğin kişiyi ölürcesine sevemeyeceksin saygın olacak sevgin olacak ama aşk olmayacak..

sevgiliye son söz

Oysa haykırışlarım yankı bulmuştu sen kokmayan odalarda, 'bırakma beni insanlar kötü, bırakma beni korkuyorum'. Sen gittin, ve ben öylesine kırık öylesine ürkek kaldım...

hayallerdeki ev

Bir sevgiliyi gezmek için bir araç olarak değil bir sırdaş dost arkadaş bir anne, merhamet kaynağı olarak gördüm. Istedim ki ıssız ama korku kokusu olmayan huzurlu çiçek dolu sessiz yerleri sokakları şehirleri adaları kesfedelim ben onun gözlerinde o benim ruhumda erisin istedim. istedim ki bir notada geçmişe dalalım eski zaman aşkları aklımıza gelsin o siyah beyaz ekranlarda kendimizi görelim ve kaybolalim geçmişte istedim. O hasta olunca ben, ben hasta olunca o benim annem olsun istedim. Üzgün olduğumuzda birbirimizin omzunda ağlayalım derin düşünceler içinde sımsıkı sarılalım kendi içimizde bir olalım istedim. Aynaya bakınca yek vücut olalım birbirimizi tamamlayalım istedim. Biraz devrimci biraz çılgın biraz anne biraz psikolog biraz garip ve sır dolu olsun istedim.

Ici kitap dolu, raflarda plak barındıran, duvarlarını kömürle çizdiğimiz resimlerle doldurdugumuz bahçesinde koca gölgeli olan bahçedeki sarmaşıklardan içeriye güneş girmeyen, asırlık bir sessizliğe ve huzura sahip bir evde kendi geçmişimizi oluşturalım istedim. Kahveye çalan gözlerinde kestaneden renk çalmış saçlarında süt beyazı teninde erişmek istedim. Onunla dağlarda koca ağaçların altında sarılıp bereket kokan göğüslerine başımı yaslayıp filmlerdeki o pikniği istedim.kah Edgar AllanPoe'dan kah Cemal Süreyyadan şiirler okuyalım istedim. Tüm psikopatlıklarım onda son bulsun istedim.insanlar bizi elestirsin ama umurumuzda olmasın birbirimize yeteriz istedim. Arada şarap dolu sofralarda Esrar dumanıyla boğulmuş karanlık odada ıssızlığı ve ölümü düşünüp daha da kenetlenelim istedim. Her elini tuttuğumda o ilk ve değişmez heyecanı o çocuksu duyguları istedim. En çok da çocuk kalmayı istedim. Biraz da onun ölmesini istedim.

Onun ölümüyle karanlığa sarılmak sakalımı uzatıp Said Faik'in kahvehanelerinde bilmediğim hayatların hüzünlü öykülerini yazmak istedim. Kayalardan denizlere bakıp onu hatırlamak istedim. Daha çok şey istedim. isteklerim gelecek mi?

cedrina

Şizofreni ilaçları sadece şizofreni hastalarına verilmez. Belki o ilacın etkisi seni iyileştirecektir bilemezdin. Yani korkma şizofreni değilsin tribe girme.

hayallerdeki ev

Her insanın gönlünde yatan hep ulaşmak istediği evdir. Kimisi brezilyanın uyuşturucu kokan mahallelerini kimisi Kübanın minik evlerini kimisi kuzey avrupanın soğukla bütünleşmiş evlerini kimisi ormanın içine yaptıracağı tahtadan evi hayal eder. Çünkü insanlar artık mutsuz ve hep olmadıkları yeri hep kendisinde olmayan o güzel şeyleri istiyor. Çünkü dünya artık oldukça soğuk ve insanlar menfaat peşinde olmuşlar. Bir çocuğun memeye olan hasreti , bir müridin mürşidine olan özlemi, bir komunistin devrime bir Türkçünün Turana olan sevdası neyse bazılarımızın da içinde hep o ev yatar. Benim ki ise iklimi ege ve akdeniz iklimine benzeyen deniz kokusuna bulanmış ve böyle nasıl denir hani öğle güneşinde sesiz sokağa bakarsınız da içinizi bir garip duygular kaplar ya heh işte ben öyle bir mahalle istiyorum ama eski bir mahalle olmalı yani pekçok hikayeyi koca bir tarihi içinde saklamalı ve ben o tarihin içinde kaybolup huzur bulmalıyım. dervişleri, geçmişteki insanları , medresede eğitim gören bir çocuğu, ailesine bakan ve minik elleriyle koca işler tutan kişileri, ve aklımıza gelen o müthiş duyguları yaşamalıyım. bahçem güneş almamalı her tarafı sarmaşık olmalı evimin içini kitaplıklarım doldurmalı. bahçemde koca bir meşe ağacı odamda küçük bonsai ağaçları olmalı. ve belki o şahsiyet , o hayatımın anlamı olan o naif zarif hanım da benimle olmalı. onunla sakin bir hayatım olmalı, insanlardan paradan emperyalist kapitalist sistemden uzak güzel bir hayat... ahh belkide..

tirsik

Olsada içsek ooh oh keşke.

nargile zehirlenmesi

aradan saatler geçtiği halde koşunca baş ağrısıyla yere diz çökmeye sebep olan nalet olay.

nargile zehirlenmesi

gelmiş geçmiş tüm çeşitlerini her mekanda denedim ama bugün ki olay çok bambaşkaydı... önce gözüm kapanacak kadar uykum geldi daha sonra uçakta dahi olmayan bir baş dönmesi (ilk binişimde son 10 dk da ağzım kitlenmiş dilim dahi dönmez olmuştu) geldi hareketlerim yavaşladı ama sanarsın kubar yapmışım.Arkadaşların dediğine göre saçma sapan konuşmuşum. nedeni şu olabilir; adam közü önceden yakmamıştı alev çıkaran bir tabancayla (kaynakçılarınkinden) birden ısıtıp getirdi büyük ihtimal zehirlendim. arkadaşlar çok dikkatli olun harbiden kötü durum.

viceroy nasıl okunuyor sorunsalı

-vicero
-viceröy
-vayserö
gibi şeyler duydum ama aslı vaysroy muş.

kör baykuş benzeri kitap

acilen aradığım kitaptır. var mı acaba bunun benzeri kitap ?

yazarların şu an dinlediği şarkılar

Barış Manço - gül bebeğim.

sigaraya asprin koymak

Sigaranin filtresinde küçük yuvarlak açıp içine çocuk asprini koyarak kafayı bulma olayıdır. Kusabilirsiniz bünyesi sağlam olanlar denesin. Bu arada deneyenler bunu özgür iradesiyle yapar sorumluluk kabul etmem.